10 Nisan 2017

Eskişehir

Eskişehir bizim ailece çok sevdiğimiz yılda 1-2 kez mutlaka gittiğimiz bir şehir. Evlendiğimiz yıl 2005'te gitmiştim ilk ve çok sevmiştim. Daha o zamandan Avrupai bir şehir görüntüsü vardı. Ki yıllar geçtikçe daha da gelişti, daha güzelleşti biz de daha çok sever olduk. İki büyük üniversiteye sahip olması ve öğrenci şehri olması sebebiyle çok dinamik bir şehir. Nüfusun 10da 1'i öğrenciyken Porsuk çayı kenarındaki kafeler boyunca gezdiğimizde eminim 2de 1'i öğrencidir.



Biz geçtiğimiz pazar günü ani bir kararla sabah erkenden düştük yollara. 3,5 saatte de Eskişehir'deydik. İlk gittiğimiz yıllara göre yollar gelişti, bir de üstelik isterseniz hızlı trenler ile de çok kolay ulaşımı var Eskişehir'e. Günübirlik gidilip gezilecek ve çok sevilecek bir şehir.



Hakan'ın teyzesi Eskişehir'de yaşıyor ve o hafta sonu babanemiz de Eskişehir'deydi değmeyin kızların keyfine. Tabii arabada son yarım saat uyuya kaldıkları için eve varır varmaz pek bir somurtuk geçirdik :)

Dışarıda mı yapsak kahvaltı evde mi derken Nedim abi hemen bir fırına gidip yöresel lezzetler alıp getirdi bile. Biz de masayı hazırladık. Amaç evde güzel kahvaltımızı edip sonrası çocuklara eğlenceli bir gün geçirmekti.



Şansımıza da nasıl güzel bir bahar günüydü, dersin ki yaz...



İlk varış noktamız Sazova Park. Önce Korsan Gemisini gezdik. Kızlar çok sevdiler her bölümünü. Gerçek gibiydi.



Sonra ise Masal Şatosuna geçtik. Daha önce de çok geldiğimiz halde Masal Şatosu'nu ilk kez gezdik. İnteraktif masal anlatımına katıldık. Günün farklı saatlerinde masal kahramanları eşliğinde turlar düzenleniyor. Çocuklar önde masal anlatan bir abla ile "Kayıp Mavi Kuş"un hikayesini dinlediler.



Sazova Park'ın içinde yer alan diğer ilgi çekici yerler ise "Bilim ve Deney Merkezi" ile "Su Altı Dünyası". Bilim ve Deney Merkzi'ne vaktimiz kalmadığı için giremedik ama mutlaka girin derim. "Su Altı Dünyası"nı gezdik biz. O da buradaki akvaryumlar gibi ama kızlar burada birkaç yıl önce gittiklri için unutmuşlardı hoşlarına gitti. Hele Aysu okumayı öğrendiğinden beri okuyup daha ilginç şeyle dikkatini çekiyor.



Çocukların gönlünü yaptıysak haydi biraz anne-baba gezmesine diyerek ilk durak "Adalar"a gittik. Porsuk Çayı Eskişehir'in önemli simgelerinden biridir. Adalar da Porsuk Çayı'nın geçtiği alana halk arasında verilen addır. Üniversite gençliğinin çoğunu burada görmeniz mümkün. Biz "Bah-çe Sanat Merkezi"nin yeni açılan yerine gittik. Burası hem akademi, sahne, stüdyoların olduğu bir sanat merkezi hem de artık yeni yerinde kafe olarak da hizmet veriyor.



Winterfell'e geçtik sonra. Burası da diziden etkilenip aynen dekore edilmiş bir yer. Menüsü gayet başarılı. Tabii akşam yemeği için kendimi saklayan ben filtre kahve ile yetindim. Kızların ise biz kokteyl istiyoruz ama alkolsüz gelecek dimi bize şeklinde sipariş vermeleri ise çok şirindi :)



Artk iyice açıktık akşam yemeğine sıra geldi. Daha önce gitmediğimiz farklı bir mekana götürdüler bizi. "Ciğerci Ahmet". Kesinlikle tavsiye ederim. Zaten siparişleriniz gelmeden masayı donatıyorlar. Çeşitli salatalar, közlenmiş soğanlar, içli köfteler, lahmacunlar, çiğ köfteler ve favorim olan pekmezli karamelize soğanlar... Zaten bunlar ile karnınız bir güzel doyuyor. Sonra da bizimkiler şişte ciğer, tavuk ve et siparişi de verdiler. Üzerine de dibek kahvesi çok iyi gitti.



Peki bizim bu kez gitmediğimiz ama neler yapabilirsiniz tavsiye edeceklerim de var.
*Çiğbörek seviyorsanız kesinlikle yiyin, sevmiyorsanız da yiyin.
*Odunpazarı evlerine mutlaka uğrayın.
*Cam sanatları merkezini ziyaret edin, camdan yapılan minik minik figürlerin yapılışını canlı canlı izleyin.
*Doktorlar caddesinde yürüyün.
*Porsuk çayında gondol sefası yapın.

Daha önce de yazdığım gibi biz Eskişehir'i çok seviyoruz. Kesinkle gidin görün, küçük bir Anadolu şehrindeki medeniyeti görün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...