2 Ağustos 2017

Venedik

Venedik bizim bu gezi için en heyecanlandığımız rotaydı. Daha önce fotoğraflarda görüp, çizgi filmlerde izlediği gondola binmek ise en büyük hayaliydi.


Aynı zamanda babaanne, dede ve halamız Roma-Floransa-Venedik gezisinde son durakları olan Venedik'e gelişleri ile denk getirdik, yani ona göre planlamıştık tarihimizi. Milano'dan kalkan hızlı tren ile çok keyifli yolculuk sonunda kendileri ile 10 dk ara ile Venedik'e vardık. Onların oteli tren istasyonuna çok yakın mesafedeydi ve bavullarını yerleştirip gezimize başladık...


Araç trafiğine kapalı olarak olan Venedik'i dolaşmak çok eğlenceli. Bazen sadece bir kişinin geçebileceği dar sokaklar,bazen aniden karşınıza çıkan kanallar, birçok daracık veye güzel köprülerden geçmek çok zevkliydi :)


Elimizde telefon Maps.me uygulaması ile daha önceden işaretlediğimiz noktalara doğru ilerledik.
İlk durak, Frari  Santa Maria Gloriosa Bazilikası. Küçük bir köprüden geçince bizi karşılıyor... Bazilikanın dış cephesi sade de olsa içi oldukça görkemli görünüyordu. 1250 yılında başlanan kilise ancak 14.yy'da tamamlanmıştır. Bazilikanın Çan kulesi , Aziz Mark'ın çan kulesinden sonra Venedik'teki en yüksek yapıdır.


Büyük Kanal'a doğru ilerliyoruz ve "Rialto Köprüsü" çıkıyor karşımıza. ("Ponte di Rialto") Şehrin sembollerinden biri olan bu köprü 16. yy.da yapılmıştır. Köprü üzerinde ve etrafında birçok hediyelikler, cam eşyalar, mücevherler satan irili ufaklı dükkanlar vardır. Eskiden ulaşım ve ticari amaçla kullanılmış olsa bile günümüzde Venedik'in en çok turist çeken ve fotoğraflanan yeridir. Kendisini ayrı, üzerinden Büyük Kanal'ı fotoğraflamak ayrı güzeldir.  San Polo Ve San Marco'yu birleştiren köprüdür ayrıca.



Küçük bir fotoğraf molası sonrası artık San Marco meydanına geliyoruz.  Dünya'nın en güzel meydanlarından biri olarak kabul edilen San Marco Procuratie Nuove, Procuratie Vecchie ve Ala Napoleonica ile çevrilidir. Burası Venedik'in en alçak noktalarında biri olduğu için Ekim-Mart ayları arasında suyun yükselme durumuna karşı ziyaret edilemeyebiliyormuş. Benim bir önceki gelişim Ekim ayında olması dolayısıyla bizdeki pazar tezgahlarının düşünün ve onları yan yana koyup bunlar üzerinde yürümüştük.


San Marco Bazilikası bu meydanın en ihtişamlı yapısıdır.  9. yy.da yapılan bu bazilikanın beş tane kubbesi vardır ve Yunan haç planı üzerine yapılmıştır. Kubbedeki mozaikler Bizans mozaikleridir. Altın yaldızlı mozaiklerden dolayı "Altınlar Kilisesi" olarak da bilinir.


Aziz Mark'ın çan kulesi var sırada. 99 m uzunluğundaki çan kulesinden San Marco Meydanı'nı  ve Venedik'i seyredebilirsinuz. Bir önceki ziyaretimizde çıkmıştık. İlginç olan detay tüm şehrin görünüp tek bir kanalın görünmemesiydi :) yapının inşaatına 9. yy.da başlanmış 16. yy.a kadar sürekli değiştirilmiş ancak 1902 yılında tamamen çöktükten sonra aslına uygun olarak tekrar inşaa edilmiş.


San Marco Meydanı köşesinde yer alan Dükler Sarayı'na doğru ilerledik sonra. 9. yy.da şato olarak inşaa edilmiş olsa da  Venedik Cumhuriyeti"nin yönetim merkezi olmuştur.

Ahlar Köprüsü de hem ismi hem kendisi dikkat çeken bir köprüdür. Bu ismi verilme amacı, buradan geçenler son bir kez Venedik'e bakıp iç geçirmeleri içinmiş.


Santa Maria della Salute, San Marco Bazilikası'nın tam karşısında kanalın karşı tarafında yer alıyor. 17. yy.da yapılmış ve bu dönemde Venedik'in 1/3'ü vebadan ölünce burası de "Vebalar Kilisesi"olarak anılmış.


Artık gondol ile gezme zamanıydı. Belirli noktalarda olan duraklardan Gondolcu ile anlaştık. 40 dakika süren turun ücreti 80 Euro. Gondola 6 kişi binebiliyorsunuz. Walla Aysu'yu bile o minik cüsse ile adamdan saydılar. 


Artık tren istasyonuna gitme zamanı. Yol üstüne bir dondurma molası ile Venedik turumuzu tamamlıyoruz. 


Son olarak tren ile yolculuğumuzdan bahsetmek istiyorum. Hızlı tren ile yaklaşık 2.5saat sürdü. Yer yer hızı 295 km/saat gördük. Zaman nasıl geçti anlamıyorsunuz. Trenler çok komforlu. Dönüşte sessiz vagonu seçtik çok da rahat geldik :) Ve yolculuk sonu :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...