Mısır'da farklı bir tatil geçirmek istiyorsanız , "doğanın en muhteşem akvaryumu" olan Kızıldeniz'in Sina Yarımadasında yer alan Sharm El Sheikh ideal bir yer. İlk karar verdiğimizde biraz tedirgin oldum. Nasıl bir yerdir, ne yaparız, ne yer ne içeriz... Ama gidince nekadar doğru bir karar verdiğimizi anladım. Ayrıca günübirlik Kahire'ye gidecek ve dünyanın yedi harikalarından olan Piramitleri de görecektik.
İlk günümüz havaalanı transferi, otele yerleşme, extra turlar hakkında bilgi alma derken biraz boş geçti. Yakındaki bir plaja gidip denizin keyfini çıkardık... Bu fotoğraf da oradaki bir otelin sahile inme şekli. Bana ilginç geldi... :)
İkinci günümüzde rotamız en güney ucunda bulunan Ras Muhammed deniz Parkı. Dünyanın en büyük ulusal parkı ve dünyanın sayılı güzel dalış noktalarını barındırıyor. Sualtındaki güzellikleri görmek için ille de dalış yapmaya gerek yok. Gözlük ve şnorkel yardımı ile de bu zenginliğin büyük kısmını görmek mümkün. Biz de dalışı tekne gezisine bırakıp o gün şnorkelle izledik bu doğa harikalarını.
Ayaklarınızın etrafında dolaşan bu sevimli canlılara kanınız kaynıyo :) Benim gibi balıklardan korkan biri bile bu sevimli balıklara bu kadar çok yaklaştıysa... İşte sulatı fotoğraf makinemizle çekilen birkaç kare...
Ras Muhammed'de tuzlu sularda da yaşayan bir tür olan mangrove ağaçlarından oluşan ormanları görebilirsiniz. Bize sadece burada görebileceğimiz söylenmişti ama daha sonra Pattaya'da da rastladık... Bu ağaçlar tropikal bölgelerde bulunan ağaçlar olup nefes alabilmek için zeminden dışarı "hava kökleri" denen kökler çıkartırlar. Sanki kökleri havada olan bir ağaç izlenmi verirler...İşte bu mangrove ağaçları...
Ertesi gün tekne gezisi için sabah erkenden kalktık ve bu gördüğünüz kalabalık ile teknelere binmek için yerimizi aldık... Çok sayıda tekne ve deniz altı güzelliklerini görmek için bekleyen binlerce insan... Dalış için ey uygun yerlerden biri olan Tiran adasına gidilecekti...
Yüzerken bile kıyıdan fazla uzaklaşamayan, arasıra ayağım yere basıyor mu diye kontrol eden ben dalış yapacaktım... Biraz heyecan var tabiii... ve işte dalışa hazırız...
Çok yorucu bir günden sonra biraz dinlendikten sonra alışveriş için çıktık. Gündüzleri açık tek bir yer bile göremezsiniz. Havanın çok sıcak olmasından dolayı insanla ya denizde ya da dinlenmededirler... Ama geceler ışıl ışıl...
Ve gecenin bi yarısında yola koyuluyoruz Kahire turu için... Otobüs ile 7-8 saat süren yolculuk ardından Kahire'ye varıyoruz. Kahire Mısır'ın başkenti. Sharm ile hiç alakası yok zaten burda 1 gün geçirmemiz bile yeterlidir. Amaç piramitleri görmek :) İstanbul'un trafik karmaşasının çok çok daha fazlası burada...
Süveyş kanalının altından geçen bir tünelle Kahire'ye varıyoruz..
İlk durağımız tabii ki meşhur piramitler... Gize Piremitleri olaraka adlandırılan bu 3 piramit; Keops, Kefren ve Mikerinos'dur. Bunlardan sadece Keops piramidi dünyanı yedi harikasından biridir. Ve dünyanın yeni yedi harikasında onur ödülü vardır... Ayrıca dünyanı yedi harikası olarak günümüze ulaşabilen tek yapıdır... Bize de görmek kısmetmiş :)
Kahire'de piramitlerden sonraki durağımız Kahire müzesi. İçeride fotoğraf çekmenin yasak olduğundan sadece müzenin dıştan fotoğrafı var :( Müze Eski Mısır uygarlığının en görkemli koleksiyonunu barındıran arkeoloji müzesidir.
Oradan meşhur papirüs kağıtlarının üretim yerine gidiyoruz. Papirüs, bir tür su bitkisi ve bu bitkinin gövdesinden hazırlanan yazı kağıdının adıdır. Daha sonra Nil nehrinde bir gezi molası... Hem eğlendik hem dinlendik. Akşam tekrar Sharm'a dönüş yolundayız...
Vee son gün geldi. Muhteşem denizin tadını çıkardık uçak saatine kadar... İşte son birkaç denizaltından kare..
Aklımızda dalış yapmanın zevki kaldı ve tekrar gitme ümidiyle İstanbul'a döndük...
Merhaba,
YanıtlaSilÖncelikle blog dünyasına hoşgeldin.Bıraktığın güzel yorum için de çok teşekkür ederim,çok sevindim.
Gezi ve yaşam bloglarını çok seviyorum,gelecek postları merakla bekliyorum, takipteyim :)
Rebeltakipte ; Tesekkur ederim.
YanıtlaSil