Bu aralar biraz fazla gezmiş ama hiç birini de yazıya dökmemiş olabilirim... Neyse zararın neresinden dönsek kardır... Geçtiğimiz haftalarda 3 günlük bir Kapadokya gezisi yaptık oralara gitmişken de 1 günümüzü Kayseri'ye ayırdık... Bu turun aynısını 12 sene önce annemlerle kış vakti yapmıştım... Şimdi bahar havasında arkadaşlarla Kapadokya gezisindeydim...
Daha gün ağarmadan çıktık yola... sabah saatlerinde ilk durak Tuz Gölü'ydü... Hava yağmurlu tuz gölü bildiğin göl şeklinde olunca kısa bir fotoğraf molasıyla yolumuza devam ettik...
Yol üstünde verdiğimiz bir kahvaltı molasından sonra Kapadokya bölgesi için ilk durak Selime Kalesi oldu... Buraya daha önceki gezimde gelmemiştim farklı geldi... Selime Kalesi girişinde kendimize bir müze kart alıyoruz ki her müze ve ören yerlerinde bilet alma işi ile uğraşmayalım...
Güzel kare yakalamışım dimi :)
Selime, Ihlara Vadisi'nin bitiminde yer alır... Selime köyünde dik bir yamacın eteklerine yaslanmış peribacaları, bazilika tipindeki katedrali, köye adını veren ve Selçuklu Dönemi'ne ait Selime Sultan Türbesi, kayaya oyulmuş kalesi ve kaya kiliseleri bulunmaktadır... Kale Manastırı Kilisesi, Kapadokya'daki dini kuruluşların en büyüklerindendir... Her birini ayrı ayrı geziyoruz...
Sonrasında sıra Ihlara Vadisi'ne geliyor... Ihlara Vadisi deyince de akla merdivenler geliyor... Ihlara Vadisi, Hasandağı Volkanı'ndan püskürtülen lavların akarsu aşındırması sonucunda oluşan bir vadidir. Melendiz çayı, milyonlarca yıllık bir sürecin sonunda, 14 kilometre uzunluğunda ve yüksekliği yer yer 110 metreye ulaşan kanyon görünümlü bu vadiyi meydana getirmiştir... Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunmaktadır... Güzel bir yürüyüş parkuru sonunda yukarı çıkmak için yorucu merdivenlere rağmen görmeye değer...
Ihlara Vadisi'nin yukarıdan görünümü...
Sırada yer altı şehirleri var... Biz Derinkuyu Yer Altı Şehri'ni gezmeyi tercih ediyoruz... Bri de Kaymaklı Yer altı şehir var... Derinkuyu'nun biraz minyatürü olduğunu öğrendik... Derinkuyu için herhangi bir sağlık problemininz olmaması gerekir... Yerin 8 kat aşağısına daracık koridorlardan iniliyor... Yer yer aynı yolun hem iniş hem çıkış için dönüşümlü kullanılıyor... Ama o çağlardan nasıl bir düşünce ile havalandırması yapılmış ise inanın şaşırıp kalıyoruz...
Veee gün batımını mutlaka Uçhisar Kalesi'nden izleyin deniyor... Ve tam da gün batımı bizim rotamızda Uçhisar Kalesi var... Uçhisar Kalesi, Kapadokya’nın zirve noktasıdır. Kapadokya’nın her yerinden görülen en büyük ve en güzel peri bacasıdır. Kalenin zirvesi Kapadokya’nın kuş bakışı görüleceği tek yerdir. Güvercinlik Vadisi’nden, Avanos’a doğru tüm vadiler, Ortahisar Kalesi, Göreme Beldesi, Göreme Açıkhava Müzesi, Kılıçlar Vadisi, Kızılçukur, Güllüdere, Çavuşin, Boztepe, Aktepe, Avanos, yani bütün Kapadokya ayağınızın altındadır.... Uçhisar Kalesi, Erciyes ve Hasan Dağı’nın birlikte görülebileceği tek yerdir...
Ve artık otelimize yerleşme zamanı... Göreme bölgesinde peribacası şeklinde otelde kalmayı tercih ediyoruz...
Akşam yemeği için hazırlanıp çıkıyoruz... Yemek için size Dibek Restoran'ı tavsiye ederim... Biz gidip rezervasyon gerektiğini öğrenip yaptırmadığımıza çok pişman olduk... Yer sofrasında yöresel yemekler yiyebileceğiniz bir restoran... Ortamı çok güzel gidecek olursanız kesinlikle rezervasyon yaptırın... Bir başka tavsiye üzerine Seten Restoran'ın yolunu tutuyoruz... Neyse burada 15 dakika beklemeyle bize bir yer ayarlayıp akşam yemeğimiz yöresel yemekler ve yöresel şaraplar eşliğinde arkadaşlarımızla yiyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder