21 Haziran 2017

Safranbolu

Tam 9 yıl önce, daha çoluk çocuk yok, yine aynı arkadaşlarımız ile 2 günlük Safranbolu gezisi yapmıştık. Üzerinden yıllar geçti, bize iki, onlara da iki çocuk eklendi. Çocukların yaşları da birbirine yakın olunca bir araya geldiğimizde çok güzel arkadaşlıklar, oyunlar eh arada da olur olmaz yere anlaşmazlıklar oluyor. Benim kocam da son dakika planları yapmaya bayılınca akşam üzeri telefon açıp bana "Haydi yarın Gökçerlerle Safranbolu'ya gidiyoruz. " demez mi... Haydaaaa benim bunun için günler öncesi hazırlanmam gerek ama nerdeeee... Neyse son dakika planları da güzel oluyor :)



Tarih 1 Mayıs ve Safranbolu'da tüm oteller dolu neyse o da ayrı bir hikaye konusu ama biz çok eğlendik, gezdik güzel hatıralar biriktirip geldik...


Sabah erkenden çıktık yola, önce Ataşehir'e uğrayıp iki araba peş peşe devam ettik. Bolu'da kahvaltı molamızı verdik ve tekrar yollardayız. Yalnız 7 yılda yollar değişmiş gidiş artık çok yormuyor insanı :)
Safranbolu gezilecek yerler bakımından çok zengin bir yer adeta Müze Şehir. Hatta 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmiştir.



Biz arabaları park eder etmez başlıyoruz müze şehrini gezmeye. Ama yok böyle bir kalabalık. İlk durağımız  "Eski Hükumet Konağı" 2006 yılndan beri "Safranbolu Kent Tarihi Müzesi" olarak hizmete girmiştir.



Safranbolu'yu çok güzel anlatan tarihi eserler ve belgeler bulunuyor. Müzenin bir bölümünde yok olmaya yüz tutmuş yemenicilik, semercilik,, kalaycılık ve bakırcılık gibi pek çok zanaat gelenlere canlandırılmaya çalışılmış.



Kent Müzesi'nin hemen yanındaki Saat Kulesi'ne geçiyoruz . Daracık basamaklarından çıktığımız Saat Kulesi'ne bizi saatin bakımını üstlenen İsmail amca karşılıyor. Safranbolu Saat Kulesi padişah III. Selim zamanında dönemin paşası İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. Saat kulesinin turizme açmasında en önemli kişi olan İsmail amca nasıl da güzel anlatıyor tarihini, bakımını, kurmasını... Sonra da saatin çalma zamanı geliyor :)


Buradan sonra tarihi Safranbolu evleri ve daracık sokaklar arasına dalıyoruz. 



Çarşıdaki "Tarihi Simitçi" yazan bir dükkan önünde bir kalabalık e biz de sıraya girip simit ve pide alıyoruz yanına da çay oh miss. Bizim simitlerden farklı susam yok tadı da pek güzel geldi bize :)





Daha önceki gelişimizde de ziyaret ettiğimiz "Kaymakamlar Gezi Evi"ni tekrar geziyoruz. Müze olarak sergilenen, balmumu heykelleri ile o dönemdeki yaşantıyı anlatan bir ev. Genelde tüm evler şekil ve kullanış bakımından birbirine benziyormuş. İlk katı taşlık, diğer katlar ahşap olan bu evlerde  3 nesil bir arada yaşarmış. Her evde geniş bir salon ve bu salona açılan odalar var. Her odada ise çekirdek aile yaşarmış. Ayrıca bu evlerin en önemli özelliği ise hiçbiri bir diğerinin ışığını kesmemesi..



Safranbolu'da ziyaret edilecek diğer bir nokta ise Hıdırlık Tepesi. Tam  "Kent Tarihi Müzesi" karşı tepesine denk geliyor. Bu tepe kentin en güzel fotoğraflandığı yer. Biz daha önceki gidişimizde uğradık ama 4 çocuk ile hele de fotoğraf çekilmekten sıkılmış çocuklar ile tekrar gitmek istemedik :)


Bir diğer ilginç yapı ise Kaçak Cami. Bu cami Akçasu Deresi üzerindeki en dar noktalarından biri üzerindedir yani altından dere akar :)



Safranbolu'nun inişli yokuşlu dar sokaklarında çocuklar iyi bile gezdi. Onlar çok eğlendi ve sıra yemeğe geldi. Biz Yörük Köyü yolu üzerindeki Kadıefendi Et Lokantası'na gittik. Açık alanda, temiz havada, kuş sesleri eşliğinde yemeğimizi yedik. Tek sıkıntı çok da geç saat olmamasına rağmen Kuyu Kebabı kalmamış olması. Diğer seçenekler de güzeldi ama ben hariç herkes kuyu kebabı için gitmişti :)


Yörük Köyü ise Safranbolu'ya gitmişken mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Safranbolu'ya 20 km mesafedeki köy 750 yıllık bir geçmişe sahip. 450 yıldır ayakta olan "Odabaşı evi" ise kayıtlara geçmiş en eski ev ünvanına sahip. Fotoğrafımız da Yörük Köyü'nde 2008 yılından nostalji olsun :)


Aaahh yıllar ahh...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...