Geçtiğimiz hafta sonu Yunanistan kaçamağı yapalım dedik arkadaşlarla. Yunanistan dediysem de İpsala sınır kapısından 30 km uzaklıkta olan Alexandroupolis (Türkçe Dedeağaç) şehrine gittik. Gitmeden yine plan program yapıldı. Kalınacak otel ayarlandı. Gidilecek beach, akşam yemeği için restoran rezerve edildi...
Sabah 6:30'da Tekirdağ'dan hareketle çıktık yola. İpsala sinir kapısı bize 125 km uzaklıkta. Sınır ile Dedeağaç arası da 30 km. Pasaporttu kimlik kontrolleriydi derken 2-2.5 saatte otelimize vardık ve hemen otelimizde üstümüzü değiştirip ki zaten deniz çantamı ayrı hazırlamıştım, doğru daha önceden rezerve ettiğimiz Aya Yorgi Beach'e gittik.
İnanır mısınız otopark ücretsiz, giriş ücretsiz, şezlong şemsiye ücretsiz... Yediğiniz içtiğinizi ödüyorsunuz ki o bile en basit olarak su 0.50 cent euro... ve kimse size az yedin az içtin de demiyor.
Neyse deniz zaten Ege denizi harika... Yüzdük, yedik, içtik... Harika vakit geçirdik...
Öğle yemeği için yine buraya ait olan restoranda rezervasyon yapmıştık... İyi ki yapmışız. Onlar için özel bir gündü çok kalabalık olacak dendi önce nasıl diye sorguladık... Ama evet 1 saat içinde tıklım tıklımdı içerisi... Bu arada şehirde Türk çok. Tabii ki Türk garson ve Türkçe menü de var. Yani hiç zorluk çekmiyorsunuz. Hatta garson Ertan'ı çağırın size yardımcı olsun. Fiyatlar da öyle bir mekan için iyi sayılır, bir de bizim paramız euro karşısında bu kadar değersiz olmasa daha iyi olacaktı...
Bu arada kesinlikle kabak kızartması yiyin...
Sonra yine deniz kum güneş...
Saat 6 gibi ayrıldık merkeze geçtik... Biraz dolaştık. Burada yine Türklere denk gelip akşam için restoran önerisi alıyoruz. Daha önce Nisiotiko Restoranına rezervasyon yatırmıştık fakat biraz ticari ve popüler mekan olduğunu farkettik bizse daha yunan, daha samimi bir yer arıyorduk ki orada yaşayan birinden farklı bir öneri aldık. Burası daha Yunan kalıyor deyip orayı tercih ettik... Bu da bize önerilen yer...
Türkiye'de de bir ara açılan fakat çok tutmayan frozen yoğurt satan büfeler çok var burada da... Birinin müdavimi olduk... Bir günde 3 kere uğradık yani :)
Şehir merkezi 6-7 saatleri arası çok sakindi... Dükkanlar, marketler hep kapalı... Ki "evet yunan batmış her yer kapalı" dedirtti bize... Sonra otelimize gittik, deniz sonrası duş ve dinlenme molası ile saat 9'da tekrar şehre geçtik...
O da ne arabamızı park edecek yer yok, bazı yollar kapatılmış yaya trafiğine açılmış.. Herkes dışarıda... Sen misin "yunan batmış" diye düşünen... Restoranlar, barlar tıklım tıklım... Neyse önerilen restorana gidiyoruz. Bir masa boş şansımıza... Ve Mariana adlı garson bir bakıyoruz ki Türkçe biliyor... Türkçeyi de Türk dizilerini izleyerek öğrenmiş...
Harika bir masa ile aynı zamanda daha 5 gün olsa da 20 ağustostaki 10. evlilik yıl dönümümüzü kutluyoruz...
Sonra eğlenceye dalıyoruz. Her mekan dolup taşıyor...
Geceyi frozen yoğurt ile noktalıyoruz...
Ertesi gün kahvaltı için bir krepçi mekanı bulmuştuk ama kapalı... Ara sokaklara daldık çok da güzel bir börekçi bulduk... 4 kişi 6 porsiyon yiyecek kadar... Evet bizim pastanelerde satılan böreklere çok benziyordu ama o anda tadı süper geldi...
Tabii ki son bir frozen yoğurt...
Artık ayrılma vakti, o gün de deniz kum yapılabilirdi ama Tekirdağ'dan İstanbul'a trafiğe kalmamak için vakitlice ayrıldık...
Ve gümrük işlemleri ardından yine memleketimizdeyiz...
Ne güzel bir seyehat olmuş :) Resimleriniz ve anlatımınız çok yerinde :)
YanıtlaSilSevgilerimi sunuyorum...
www.grilady.blogspot.com.tr
Bilgilendirmeleriniz faydalı ve yerinde teşekkürler.
YanıtlaSil